LATİN ALFABESİ
Türk halkının ileri seviyelere ulaşması veya geride kalmasını belirleyicilerinden biri alfabe ve bunun kullanım alanının genişliğidir.
Türk toplumu Cumhuriyet dönemine gelesiye kadar eğitim konusunda hep geri kalmıştır. Toplumda eğitim-öğretim yaygınlaştırılamamıştır. Bunun nedeni olarak devlet tarafından eğitime ağırlık verilmemesi gösterilebilir. Bu sebebin dışında öğrenilmesi güç bir alfabe yapısının olması da eğitime ilgiyi düşürmüştür.
Osmanlı eğitim sisteminden gelen Gazi Mustafa Kemal öğrenme ve eğitim problemini bizzat yaşamış ve fark etmiştir. Toplumun eğitimden uzak olmasının sonuçlarını her gittiği toplumda gözlemlemiştir.
Kurtuluş savaşından sonra toplumun daha iyi eğitim alması gerekliliğini farkında olarak hareket etmiştir. Geçmiş ile gelecek arasında kurulacak köprünün toplumu daha iyi seviyelere taşıyacağını fark etmiştir.
Eğitimi benimsemiş bir halk için öncelikle kolay öğrenilebilen bir alfabenin olması gerektiğine karar vermiştir. Bu alfabenin günlük yaşam içinde kullanılabilir olmasının halk tarafından benimsenmesini hızlandıracağı görülmüştür.
Toplumun daha hızlı eğitimi için 1 Kasım 1928 tarihinde Latin Alfabesine geçilmiştir. Yeni latin harfleri ile birlikte eğitim öğretime hızla başlanmıştır. Her yıl yapılan eğitimlerle birlikte okur yazarlık oranı çok yüksek seviyeler çıkmıştır.
Bu değişim ile birlikte günümüzde Türk toplumu olarak teknolojide lider ülke konumuna gelmeye başlamışızdır.